Ultrasonografi, ses dalgaları kullanarak vücudun içindeki yapıları gerçek zamanlı olarak görüntülemeyi sağlayan, radyasyon içermeyen, güvenli ve dinamik bir görüntüleme yöntemidir. Genellikle iç organları veya gebelik takibini akla getirse de, kas-iskelet sistemi hastalıklarının teşhisinde de altın standart yöntemlerden biridir. Bu yöntem sayesinde kaslar, tendonlar, bağlar, eklemler ve sinirler hareket halindeyken bile detaylı bir şekilde incelenebilir.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon alanında ultrasonografi iki temel amaçla kullanılır: Tanısal ve Girişimsel. Tanısal ultrasonografi, MR gibi statik görüntüleme yöntemlerinin gözden kaçırabileceği, hareketle ortaya çıkan sorunları (örneğin omuz sıkışması) tespit etmeye olanak tanır. Girişimsel ultrasonografi ise, PRP veya diğer enjeksiyon tedavileri sırasında iğnenin tam olarak hedeflenen dokuya ulaşmasına rehberlik ederek, tedavinin etkinliğini ve güvenliğini en üst düzeye çıkarır. Bu ileri düzey tekniğin kullanımı, bu alanda özel eğitim almış bir fizik tedavi doktoru gerektirir. Doç. Dr. Esra Erkol İnal, İstanbul Büyükçekmece’de bulunan ve Beylikdüzü, Esenyurt, Avcılar gibi çevre ilçelerden de hasta kabul eden kliniğinde, bu modern teknolojiyi tanı ve tedavi süreçlerinde etkin bir şekilde kullanmaktadır.
Ultrason eşliğinde yapılan değerlendirme ve işlemler, hastanın kendi anatomisini ekranda görmesine ve sorununu daha iyi anlamasına da yardımcı olur. Bu, hasta-hekim arasındaki iletişimi güçlendirir ve tedaviye olan güveni artırır.
- Ultrasonografinin Kullanım Alanları ve Avantajları:
- Doğru ve Hızlı Teşhis: Kas ve tendon yırtıkları, tendinitler, sinir sıkışmaları ve eklem sıvısı artışlarının anında tespiti.
- Dinamik İnceleme: Eklem ve tendonların hareket sırasında nasıl davrandığının gözlemlenmesi.
- Enjeksiyonlarda Nokta Atışı: İğnenin milimetrik hassasiyetle doğru anatomik bölgeye yönlendirilmesi.
- Güvenlik: Radyasyon içermemesi ve yan etkisinin olmaması.
- Tedavi Takibi: Uygulanan tedavinin doku üzerindeki iyileşme etkisinin zamanla takip edilmesi.
- Hasta Konforu: MR gibi kapalı alanlara girmeyi gerektirmeyen, hızlı ve konforlu bir inceleme süreci.
Bu modern teknolojiyle ilgili hastalarımızın en çok merak ettiği soruları yanıtladık
MR (Manyetik Rezonans), kemik ve eklemlerin içindeki yapıları çok detaylı gösteren, mükemmel bir statik görüntüleme yöntemidir. Ultrasonografi ise, özellikle kas, tendon gibi yumuşak dokularda çok yüksek çözünürlük sunan ve en büyük avantajı dinamik olmasıdır. Yani, örneğin omzunuzu hareket ettirirken tendonunuzun bir kemik altına sıkışıp sıkışmadığını sadece ultrason ile görebiliriz. İki yöntem birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır.
Tanısal ultrasonografi, cildinize jel sürülerek bir probun gezdirilmesiyle yapılan, tamamen ağrısız bir işlemdir ve genellikle 5-15 dakika sürer. Girişimsel (enjeksiyon) işlemlerde ise, normal bir iğne enjeksiyonunda hissedilen hafif bir rahatsızlık hissi olabilir.
Ultrason, omuz, dirsek, el bileği, kalça, diz ve ayak bileği gibi yüzeye daha yakın eklemler ve yumuşak dokular için mükemmel bir yöntemdir. Ancak, omurga veya kalça ekleminin çok derin kısımları gibi bazı alanlar için MR gibi diğer yöntemler daha üstün olabilir. Hangi görüntüleme yönteminin sizin için uygun olduğuna hekiminiz karar verecektir.
Çünkü tedavinin tam olarak doğru noktaya yapıldığından emin olmamızı sağlar. “Kör” olarak da tabir edilen, anatomik noktalara bakılarak yapılan enjeksiyonlarda, ilacın hedeflenen dokuya ulaşmama ihtimali vardır. Ultrason rehberliği ise bu ihtimali ortadan kaldırarak tedavinin başarı oranını artırır ve çevre dokulara (sinir, damar vb.) zarar verme riskini en aza indirir.
